BETWEEN LIFE AND DEATH

“Between Life and Death” (1998) ilk fotoğraf serilerimden biri. Bu serinin en belirgin özelliği, figürün arka plan içinde erimesini istememe karşın figürün bu isteğe direnmesi diyebilirim. Seriyi oluştururken beni yönlendiren bir diğer motivasyon, figürün içine gömüldüğü zemini, arka planı ve kirece bulanmış modeli farklı beyaz tonlarında buluşturmaktı. Bu fotografik ögeler yer yer eşitlendi ve aynı düzleme taşındı. Ancak bunu sürdürmek, fotoğraf yüzeyinin bütünü düşünüldüğünde imkansız bir çabaydı. Gerçekleştiği noktada fotoğraf düz beyaz bir yüzeye dönüşecek, yok olacaktı. Çabamın imkansızlığı, fotoğrafların taşıdığı gerginlikle görünür hale geldi. Sanırım bu yüzden bu serinin ölüm ve yaşam arasında durduğunu düşündüm. 

“Between Life and Death" üzerinde çalıştığım dönemde aynı zamanda kara kalem çizim yapıyordum. Çizimlerimde daha çok kumaşlardaki drapeleri çalışıyordum. Resim yaparken geliştirdiğim bakış, serideki fotoğrafları biçimlendiren bir başka etmen oldu. Vücudun kıvrımları ve üzerindeki kumaşın dökümü, benim gözümde bu figürleri heykele yaklaştırıyordu. Burada tabii ki Wincklemann’ın antik Yunan ve Roma heykelini yeniden keşfederken vurguladığı beyazlık önemli bir rol oynuyor. Artık antikite döneminde heykellerin renkli olduğunu biliyoruz ancak pek çok sanatçı gibi ben de, şimdi göründükleri gibi beyaz halleriyle yapıldıklarını düşündüğüm bu heykellerden çok etkileniyordum.  

Bu seride, “A Reading” de de (2002) olduğu gibi, fotoğrafladığım modelin izleyiciyle yüz yüze gelmesinden korkmadım. Bunun yarattığı ani karşılaşmaları seviyorum ve bu karşılaşmalar farklı biçimleriyle fotoğraf tavrımı belirlemeye devam ediyor. Fotoğraflarımın, “Traces of This World” (2012) serisindeki gibi, bir süreklilik içinde zamanın neresinde bulundukları tam belirlenemeden var olmaya devam etmeleri, aslında tam da aradığım şey.  Bir nevi zamansızlık durumu… Bu durumun, sanki bir yere ve zamana ait olamama hissimle bağlantılı olduğunu zannediyorum. 

Ani Çelik Arevyan

Ekim 2021

BETWEEN LIFE AND DEATH

“Between Life and Death” (1998) is one of my first photograph series. The most distinctive feature of this series is my desire for the figure to be dissolved into the background and the struggle of the figure to resist this desire. Another motivation that guided me while creating this series was to bring the ground that the figure got buried into, the background and the model drenched in lime together in different tons of white. At times these photographic elements became equalized and were carried onto the same visual plane. However, considering the entirety of the photographic plane, sustaining this equalization was an impossible endeavor. In case of its accomplishment, the photograph would have turned into a white surface and disappeared. The impossibility of my endeavor became visible in the tension that the photographs conveyed. I think this is why I believe this series stands between life and death.

During the times I have worked on “Between Life and Death” I was also involved in charcoal drawing. In my works I was mostly focused on the drapery in the fabrics. The perspective I gained while drawing also became another factor in shaping the photographs in this series. The curvatures of the body and the folds of fabric on them transformed these figures into something closer to sculptures in my mind. Of course, here we can see the important role played by the whiteness that was emphasized by Wincklemann’s discovery of ancient Greek and Roman sculptures. After the latest findings we now know that sculptures in antiquity were actually made in color however just like many other artists back in the day I also assumed these ancient sculptures were initially produced in white and I was mesmerized by them.

As in the “A Reading” (2002), in this series I wasn’t scared to bring the model face to face with the viewer. I enjoy the sudden encounters this confrontation creates and these encounters continue defining my photographic attitude in their different forms. As in the series “Traces of This World” (2012), existence of my photographs in an ongoing timeline without a determined location in time is actually exactly what I’m looking for. Timelessness in a sense… I believe this is in a way connected to my sentiments of not belonging to a certain place or time.

Ani Çelik Arevyan

October 2021

Between Life and Death, series, BL&D#2, 1998, C-print, 83x183cm, with frame

Bu fotoğraflar; Onbir adetden oluşan  Between Life and Death serisine aittir.

These photographs, belong to the Between Life and Death  series consisting of eleven pieces.